Babacan, “Bunu her gün hükümete soracağız” dedi: İlk 48 saatte neden herhangi bir işlem yapılmadı?
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün; Gaziantep Nurdağı’nı ziyaret etti. Depremzedelerin sorunlarını dinleyen Babacan, şunları söyledi; “Depremin üçüncü haftasındayız. Nurdağı’nın Sakçagözü beldesindeyiz. Gaziantep’in Nurdağı ilçesi depremden en çok etkilenen ve hasar gören ilçelerin başında geliyor… Komple yıkım kararı alınmış. Burada Sakçagözü’nde yaşanacak yer, Sadece bu köyden 260 kayıp verdik, çok sayıda yaralı var.Tarım ve hayvancılığın aynı zamanda ağır olduğu yerleşim yerleri bunlar.Bir yandan yaralılarımız hızla tedavi ediliyor, diğer yandan yaralılarımız hızla tedavi ediliyor. bir yandan da bu barınma ihtiyacının bir an önce karşılanması gerekiyor.Çadırlar var vatandaşlarımız haklı olarak bulundukları yerden çok uzağa gitmek istemiyorlar.İlk etapta çadırlar çok kıymetli geceler soğuk gidiyor gidebiliyor. Olumsuz, çadırda bulunanların konteyner talepleri var, bu eksiklikleri ve sorunları tespit etmeye çalışıyoruz.
“TSK NEDEN İLK 48 SAATTE HAREKETE GEÇTİ?”
Gittiğimiz her yerde bize ilk 48 özellik soruluyor; İlk 48 saate ne oldu? İlk 48 saatte neden işlem yapılmadı? İlk 48 kamu veya özel sektör iş makinesi ve vinci neden devreye alınmadı? İlk 48’de Türk Silahlı Kuvvetleri personeli veya madencileri neden ilk saatten itibaren devreye girmedi?’ Gittiğimiz her yerde bunlar soruluyor çünkü can kaybının önemli bir kısmı enkaz kaldırma çalışmalarının gecikmesinden kaynaklanıyordu. Uzun süre ya donarak ya da enkaz altında kalarak hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımız oldu. Hükümete hep şu soruları soruyoruz; ilk 48 saatte ne oldu Kim kime talimat verdi, kim kime talimat vermedi, kim kimden talimat bekledi, neden sistem çalışmadı? Bunu soruyoruz ve her gün sormaya devam edeceğiz.
“SEÇİMDEN SONRA AÇILACAĞIZ VE DEVAM EDECEĞİZ”
Bu depremin sadece bina enkazı değil, çok büyük bir sosyal ve ekonomik enkazı da var. Sosyal enkaz çok büyük çünkü aileler parçalanmış durumda. Kaç hanede bir aileden kaç kişi hayatını kaybetti. Geriye anne ve babadan vefat eden çocuklar… Hukuki açıdan da bu süreci yönetmek değerli olacaktır. Bire bir zamanda büyük bir ekonomik enkaz. Kapsamlı bir çalışma başlattık, acilen yapılması gereken çok şey var ve bunlarla ilgili kapsamlı bir teklif ve rapor açıklayacağız. Rapor diyorum çünkü bir kısmı mevcut hükümetin seçime kadar yapması gerekenlerden. Seçimden sonra imkan olursa kolları sıvayıp kaldığımız yerden devam edeceğiz.
“YALNIZCA NİTELİKLİ PERSONEL BU KRİZİN ALTINDAN ÇIKABİLİR”
Bu sadece bina yaparak atlatılacak bir felaket değil, ‘Yıkıldı, yenisini yapacağız’ demekle de bitmiyor. Türkiye son 5 yılda defalarca ekonomik kriz yaşayan bir ülke ve bu krizin makroekonomi ve finans açısından yönetimi de son derece değerli. Bu hakikat yönetilmezse bir yerlere binalar yapalım dediğimizde yine büyük bir ekonomik enkaz olabilir ve bedelini millet olarak öderiz. Çok iyi ekiplerle yönetilmesi gereken bir krizden bahsediyoruz. Ancak uzman, bilgili ve yetkin ekiplerle bu kriz aşılabilir. Ayrıca bu ekiplerin güçlü olması gerekiyor, uyum sağlama yeteneğine sahip olması gerekiyor, kriz yönetimi tecrübesi olan grupların ancak bu krizi yönetip bu enkazı kaldırabileceğini anlamamız gerekiyor. Önümüzdeki süreçte sadece merkezi yönetim değil, yerel yönetimler ve sivil toplum da omuz omuza çalışmalıdır. Ancak merkezi hükümet ‘Ben çözerim, kendim yaparım’ derse çıkmaz sokak olur.
“VURDUĞU TEHDİT EDEREK HİÇBİR ŞEYE GİTMEZSİNİZ”
Maalesef burada da bazı yardımların engellendiğini arkadaşlarımızdan duyduk. Yani ister sivil toplum ister gönüllüler olsun yardım ulaştırma çabası var, bu çabaların büyük ölçüde engellendiğini duyduk. Emek verdiniz, engellendi, yine yaptınız, engellendi, bu kez vatandaşlarımız arasındaki yardımlaşma ve dayanışma çabaları azalacak gibi görünüyor. Çünkü çaba harcayan, bir şey yap diyenler çabuk bloklanır ve bu yanlış bir mantıktır. Hatırlayalım, ’99 depreminde o günün hükümeti de bu tür özel yardımların, özel çabaların önüne geçmiş, kendi başlarına çözememişlerdi. Bire bir psikolojisini mevcut iktidarda da görüyoruz. 99 depreminin psikolojisini şu anki iktidarda da görüyoruz. Aslında o beyin sarsıntısının, o krizin ortağı; Nasıl ki o günkü krizlerde ortak bir unsur varsa, bu hükümette de biliyorsunuz ortak bir unsur var. Türkiye’nin bu büyük sorunu bu tarzla aşması mümkün değil. Bunu ancak millet olarak, birlik ve beraberlik içinde, ‘Biz’ diyerek çözebiliriz. ‘Ben’ diyerek çözmek mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanı’na tekrar sesleniyorum, bu kin, nefret ve aşağılama diliyle bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı olması mümkün değil. Böyle bir ülke yönetilemez. Acıyı paylaşma zamanı dediğimizde, iktidarın bu tür kin, öfke, tehdit kullanması kabul edilemez. Gaziantep’te bir vatandaşımızın sözünü anlatayım size; ‘Not alıyorlardı, deftere yazıyorlardı, o defteri getir, burada yırtacağım’ diyor. Vatandaşı böyle tehdit ederek bir yere varamazsınız.